Kalbin Rehberliğinde
O kadar çok kelimelere boğulmuş ki zihnimiz, sembollerin dilini, ritmini, frekansını unutmuşuz. İçinden kendimizi söküp çıkarmaya çalıştığımız sistem bizi bu hale getirmek için ince ince çalışmış üzerimizde. Öyle ki kendi özümüzden akanı, kendi öz bilgimizi, aslında bildiğimiz arketipleri, gözümüzün önüne akan vizyonları yok saymışız. Kör olmuşuz aslında, kendi bilgimize, bilgeliğimize, özümüzden akana.. Materyal dünyanın ötesini görebilenleri, bize bunları hatırlatmak isteyenleri, delilikle suçlamışız. Çünkü sadece beş duyumuzun peşinde körlemesine yaşadığımız bu düzlemi ‘gerçek’ saymışız. Doğayla sağlıklı bir bağlantı kuramayan, kendi özünün, kalbinin sesini unutan insana modern insan demişiz. Modern insan dediğin nedir biliyor musun? Tıpkı Platonun mağara alegorisinde tarif ettiği gibi, bir mağara da oturan ve dışardan yansıyan gölgelerden başka hiçbir bilgiye ulaşamayan ve bu gölgeleri yorumlayarak yaşadığını sanan insanlardır. Onlara istediğin her şeyi yaptırabilirsin. Çünkü kendi gücünden bilgisinden mahrum bu insanlar o gölgelere sonsuza kadar bakmaya ve o gölgeleri duvara yansıtanlara tapmaya devam edecekler 🪶 Ama eğer ki, kalbinin sesine ulaşabilirsen o sana dünyaya sadece gözleriyle bakmaya çalışanların, onu sadece kelimeler ile anlamaya, yorumlamaya çalışanların, gerçeklere kalbinin mühürlü olduğunu söyleyecek. Onun rehberliğinde yürü.. Hiç korkmadan.. Kalp gerçeği bilir. Kalbin idrakine ulaşırsan önünde hiçbir engel kalmayacak. Engel sandıklarının, kendi zanların olduğunu göreceksin. Dünyayı zihninin sınırlı algısıyla değil, kalbinin sonsuz bilgeliğiyle tanı. Orada ne korku var, ne yetersizlik duygusu, ne kıtlık bilinci… Her şeyin herkese bol bol aktığı bir dünyanın dilini biliyor kalbin. Kalbine güven.. Ve bildiğin dünyanın ötesinde buluşalım.