Kendi Hikayemizin Kahramanıyız

İnsanın hayatına bir disiplini dahil etmesi ve o sistem üzerinde her gün bedenini harekete katması dünyanın en zor mücadelelerinden biri biliyorum. Çünkü ben de oradan geçtim. Ama ben bugün sana bir yolun olmadığında, kendi gücünü ortaya çıkarmak için hayatında bir disiplin olmadığında ve bedenin hareketsiz kaldığında neler olur onu anlatacağım. 

Doğaya baktığımızda gördüğümüz ilk şey sürekli devinim halidir. Doğa ve hayvanlar sürekli olarak hareket halindedir. İnsan içinde bunun aksi düşünülemez. Çünkü insan bedeni hareket üzerine kurgulanmış bir sistemdir. Hareket insan bedeninin doğasında mevcuttur. Hareket etmeyen insan doğal olarak daha çok zihinsel faaliyetin kucağına düşer. Sürekli olarak geçmişi kurcalar yada geleceği kurgular. 

Hareket etmeyen insanın enerjisi dibe çöker. Duygularına alan açamadığı için kendine ve doğasına yabancılaşır. Donuklaşır. Zihinsel olarak kendini sisli bir halin içinde bulur. Duygular açığa çıkamadığı içinde birer yük haline gelir. Fiziksel olarak ağrılar ve bazen de kilolar hatta hastalıklar olarak kendini gösterir.  Ve giderek rutinleşen hayatıyla bir robota dönüşür. Kendine yabancı, hislerine yabancı, fiziksel olarak sıkıntılarla, hastalıklarla boğuşmaya ve hayatın içinde sürüklenmeye devam eder. 

Kendi hayatının ve gerçekliğinin sorumluluğunu almayan insan doğal olarak dünyayı ve başkalarını suçlamaya şartların farklı olduğu hatta “adaletin” olduğu bir sistemde kendini çok daha mutlu bir insan olabileceği ihtimaline inandırır. Fiziksel atalet, tembellik her türlü fiziksel ve ruhsal hastalığın sebebi veya kolaylaştırıcısıdır. Ve tüm bunların kökeninde sorumluluk almayan ve sürekli aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alacağını uman bir kök inanç yatar. 

Oysa hareket sağaltımdır. Dans sağaltımdır. Yoga ve nefes çalışmaları sağaltımdır. Sağaltım ise artık ihtiyacın olmayan tüm çöpü, kiri, travmayı sisteminden uzaklaştırmaktır. Bunlar bizi bir üst levele taşımak için insanlığın ortak yüce bilincinden, sonsuzun bilgisinden akan muhteşem yöntemlerdir. İnsanın kendine yapabileceği en büyük iyilik kendini disipline edebilmesidir. Tüm bunlar içsel olarak kendi kendini motive edebilmeyi başarmakla mümkün olur. Bu belki bir gün de olmaz ama defalarca pratikten düşerek sonunda istikrara kavuşur insan. 

Kendinden vazgeçmemek, hayatının, buradaki varlığının bir amacı olduğunun ve tesadüfen burada olmadığının farkına varmak bu motivasyonun kaynağıdır. Her birimiz kendi hikayemizin kahramanıyız. Yalnızca rolümüzü farkedip kabul edene kadar sisteme teslim olamıyoruz. Zihnin labirentlerinde dünya telaşı içinde kayboluyoruz. Kendi hayatımıza ve hikayemize sahip çıkmak ve bize verilen bu muhteşem beden hediyesine iyi bakmak dileğiyle…